28 Ekim 2009 Çarşamba

Diyet salatası

bol lahanalı,mısırlı,havuçlu,dereotlu bir salatayla karşınızdayım...bayram için türkiyeye gidecegiz ya,azıcık kilo versem fena olmaz hani....kilo vermek isteyenler için lahana çok güzel bir seçim,tavsiye edilir...
tabii salatanın yanında da sebze yemeği olmalı,mantı,su böreği değil:)))
herkese kolay gelsin..




22 Ekim 2009 Perşembe

Ben sustum,fotograf konuşsun...


Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındır.
Uçan kuşları gözlemektesindir tek başına

Çamların yeşiline dalmış gitmiştir gözlerin,
Radyo dinliyorsundur yada susarak
Bir kitabı okumaya çalışıyorsundur kim bilir...


Sonsuz güzellikte bir aşk düşünüyor olabilirsin
Belki de anılarını deşiyorsun, bir olmazı,


Bir açmazı derinden derine kurcalar gibi
Bir kahve içmeyi, bir elma yemeyi kurarak,
Saatine bakıyor olabilirsin uykulu gözlerle
Çocukların oyununa dalmış gitmiş olabilirsin.



Mahpus gibi, tutsak gibi, belki kök gibi
Yarını olmamak gibi bir duygu içindesindir.

Belki de kendini bağışlamıyorsundur.
Benim hiç bilmediğim bir şeylerden ötürü.
Kırık trenler gibi öylece kalakalmışsındır...
Kalkıp gidip çekirdek almayı düşünüyorsundur

Ya da uyumak istiyorsundur her şeyi unutmak için
Belki sende benim gibi ölesiye yalnızsındır...

sevdiğim şiirdir,nedense bu denli kalabalık,kozmopolit,canlı,özgür Bakü'nün merkezinde bu halkın kaderinde ne kadar yalnız oldugunu hissettim,bu sanki bir yolunu bulup yükselme,bu bir umut,bu sanki bir şey olacak herşey değişecek inancı...ne bileyim...belki de sadece bana öyle geldi...
(Şiir:Afşar Timuçin)



18 Ekim 2009 Pazar

Tarçınlı Kurabiye


eşimin doğum gününe hazırladıgım tarçınlı kurabiyelerin tarifini vererek başlayalım bu seriye...Daha önce birçok kez Bakü'de istediğim çeşidi,alternetifi bulamadığımdan şikayet etmişimdir muhakkak...Gecen yaz ankaradan dönerken alabildiğim kadar çok malzeme getirdim.mesela?Oklava,muffin kalıpları,pasta altı,dr Oetker süsleme glazürü,şanti torbası gibi:))
süsleme glazürünü kullanmak için sabırsızlanıyordum,en sonunda eşimin doğum günü geldi de hemen işe koyuldum...Glazürle çalışılacagı için biraz sert bir kurabiye tarifi aradım internette.yumuşak kurabiye tadında değilde bisküvi gibi kıtır kıtır bir kurabiye oldu..tarif kime ait inanın hatırlamam zor,çok blog dolaştım çünkü...ama ister şeker hamuru ile çalışılacak olsun,isterse glazürle çalışılacak olsun her açıdan uygun bir tarif.ben yarım ölçü kullandım gayet başarılı oldu(margarini 75 gr kullandım sadece).şimdiden herkese afiyet olsun...
küçük not:Dr Oetker süsleme glazürü pratik bir süsleme aracı.küçük tüplerde 4 farklı renkte,kullanıma hazır.ama tüplerin ucu çok ince old. için dikkatli çalışıp,figürleri bozmamak gerek.
malzemeler
  • 100 gr margarin
  • 4 yemek kaşıgı sıvıyağ
  • 2 yumurta
  • 1 çay kaşıgı tarçın
  • 4 yemek kaşıgı süt
  • 1.5 çay bardagı şeker
  • 3-3.5 su bardagı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • yapılışı:daha önceden oda ısısına getirilmiş margarini ve diğer malzemeleri yumuşak bir hamur elde edinceye kadar karıştıryoruz.eğer glazürle veya kalıpla çalışacaksak hamurun ağzını kapatıp,yarım saat buzdolabında dinlendiriyoruz.200 dereceli fırına verip,üstü pembeleşinceye kadar pişiriyoruz.
  • not 2:glazür yerine pudra şekeri ile tarçını karıştırıp kurabiyeler ılıkken bu karışıma bulayıp da süsleyebilirsiniz.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Eşimin doğum günü...

bugün canım eşimin doğum günüydü...hazırlıklar sabah 11 gibi başladı,sadece 45 dakika uyuyan kızımla mücadele eşliğinde akşam 6 gibi bitti...tarifler yakında...ama menüye bir göz atın...neler mi vardı?

tabiki doğum günü çocugunun sevdiği gibi,kakaolu pandispanya içinde muz,antep fıstıgı ve çikolata parçaları vardı...

Tarçınlı kurabiyeler...



Mercimek Köftesi



Açma Poğaça


Havuçlu Toplar





Mayonezli Tavuk Salatası

10 Ekim 2009 Cumartesi

Yazının sahibi ve O....

bu yazının sahibi pek sever melankolik cümleleri...
O sevmez...
bu yazının sahibi ve O bundan tam 12 sene önce tanıştılar..."bu tediye noluyo ya" diye birşey anlatmıştı,çok iyi hatırlıyorum ondan sonra başladı herşey...
yazının sahibi kitap,defter,silgi bile getirmeyen "artis" lise gençliği gibi olmaya çalışıyordu...O ise,lisede bile etiket yapıştırıyordu defterlerine...Farklıydı,farklı oldugunu biliyordu...bulundugu küçük çevrenin dışındaki hayatı çok erken farkedenlerdendi...bu yazının sahibi ile birbirlerine sinir ola ola aynı sırayı paylaştılar,sonra sevdiler galiba birbirlerini...
sonra...
İngilizce sınavında kağıt değiştirdiler,voleybol turnuvasına katıldılar,(evet tabiki takımdaki en iyi oyuncu O'ydu),aynı dershaneye gittiler,derste su içme modası çıkardılar,tatillerde arapça mektup yazdılar,Kızılaydan cebeciye yürürken,tamda Ted kolejinden gecerken farkettiler,sonra her umutsuzlukta "herşey para" dediler..
tenis turnuvalarını izler,yabancı şarkılar dinler,birde sanki kraliyet ailesine mensup gibi hiç sektirmeden ingilizce kelimeleri yuvarlayıp söylerdi.capital radyoda canlı bağlantıya çıkardı.güzel gülerdi...ağlamayı sevmezdi..zaten bir kere gördüm Onu ağlarken...
sonra aynı üniversiteyi kazandık,tavuk şinitzel varsa yemekhaneden,yoksa tarkan abiden yedik...çayı gökkuşagından içtik,kitabı birleşikten aldık...D&R hesabına borcu takıp takıp,kimin parası varsa ödedik...burs çıkınca "pastatistan" aradık,ve büyük yaş pastayı üçe böldürüp yedik...(süper bir pastaneydi hakkaten)ve daha bir çoğu..
ben başka havalardayken,en çok O yanımdaydı...çok mutsuz bir günümde eve gelip beni ziyaret etmişti,gecer demişti...geçti de...
önce ben evlendim,sonra O.
önce onun oğlu oldu,sonra benim kızım...
Önce O mu Amerikaya gitti ben mi Azerbaycana geldim,orasını hatırlayamıyorum...
Özetle çok kıymetli bir dostumun doğum günü bugün...
söyledikleri hep gerçekleşti...
28 yaşıyla ilgili de bir söylediği vardı ama onu unutmak istediğim için unuttum...
bugün 26 yaşına girdi...senenin sonunda doğan şanslılardan kendisi...
adı Tuğba...
İlkokuldaki kütüphane Kartı bende,saklıyorum hala...
yazının sahibi ağlaktır,sulugözdür...
O daima güçlüdür..
ama kimbilir belki de bu yazıyı okurken ,sevdiklerinden uzakta dolmuştur gözleri...
beni kitapla tanıştıran,bu da gecer demeyi öğreten,kafanıza tokadan başka birşey takmayın diyen,ayça şen başkanın sebastiancarlos'u...
iyi ki doğdun...
iyi ki...
dilerim bundan sonrası,çok çok daha güzel olur...

kitaplar
Frederic Forsthy -Çakal (lisede okudugumuz en iyi macera kitabı)




Orhan Pamuk-Benim adım kırmızı(Okuduktan sonra adamın bütün serilerini almaya karar verdiğimiz kitap)





Cezmi Ersöz-Hayallerini yak evi ısıt(ben cezmi ersöz manyagıyken,bana aldıgın,ve not olarakda "sanırım alınmadık birkaç kitabı kaldı bu herifin diye yazdıgın" kitap...

tekrar,tekrar...
iyiki doğdun..
insan ömrüne Böyle kaç dostluk sığar...

bu şarkıda benden sana...



8 Ekim 2009 Perşembe

Elmalı Kek

pınar süt reklamı yeniden yayında...
daha önce bunu yazmıştım,hatırlarsınız,hatırlamak için tık
yine bir elmalı kurabiye yaptıgım zamana denk gelmişti...
bu seferde elmalı kek yaptım anne usulu...
hangisini tercih edersin deseniz elmalı kurabiyeyi tek geçerim,ama keki de onunla kıyaslamassak gayet leziz.hem daha pratik.
malzemeler

elmalı harç için
  • 3 adet elma(rendeleniyor)
  • 1 tatlı kaşıgı tarçın,şeker
  • dilediğiniz kadar dövülmüş ceviz

kek için

  • 3 yumurta
  • 8 yemek kaşıgı şeker
  • 4 yemek kaşıgı süt
  • 1 peket vanilya,kabartma tozu
  • 1.5 su bardagı elenmiş un
  • keki iki parçaya ayırıyoruz,ortasına ciğ olarak karıştırdıgımız elmalı harcı koyuyoruz,üst katına yine kekin kalan kısmını koyup 175 derecede pişiriyoruz,elenmiş pudra şekeriyle servis ediyoruz...